1- ÖLÜM

Unutulmamalıdır ki nasıl her gecenin sabahı, her kışın bir baharı varsa, elbet bu dünyanın da bir devamı vardır ve çok yakındır.

            Bir şeyi ilk olarak icat edip yapmak, ikincisinden zordur. İlk olarak şu kâinat sarayını muntazam olarak yaratan rabbimiz, daha kolay bir şekilde ikincisini yani öbür âlemi yaratmaya elbette ki kadirdir.

 Allahu Teala Kuran’da ey Habibim sana soruyorlar bu ölmüş kemikleri kim diriltecek, ey habibim söyle onlara ilk olarak kim yarattıysa o diriltecek buyuruyor. Hiç mümkünmüdür ki Allah mükemmelliğini görmek ve göstermek için, yüce gayelerle şu kainatı icat etsin de, bu gaye ve maksatlara karşı imanla ve ibadetle karşılık veren müminlere mükafatı bulunmasın, onları diriltmesin, reddeden, hakir görenleri cezalandırmasın. “Her nerede olursanız Ölüm sizi bulur yüksekçe yerlkerde tahkim edilmiş şatolarda olsanız bile”,“ Dünya hayatı yalnızca bir oyun ve bir oyalanmadan başkası değildir, korkup sakınmakta olanlar için ahiret yurdu gerçekten daha hayırlıdır yinede akıl erdiremeyecek misiniz? ”

İhtiyarlar için bir ayağı çukurda denir, şu dünyada sadece olgun başaklar değil, gök ekinlerde biçilmektedir. “ Dün geçti, yarın var mı, gençliğe de güvenmem ölen hep ihtiyar mı ” Dünya hayatı insan için kısacık bir deneme süresidir ve insan tüm yapıp ettikleri ile ahiret de hesaba çekilecektir ve dünya hayatında geride bırakılan her dakika, her saat, her gün, her yıl insanı büyük bir hızla ölüme biraz daha yaklaştırmaktadır.  Hiç kimsenin bir zamanı ertelemesi, engellemesi, durdurması mümkün değildir.

Ölümü düşünmek insan dünya hayatında değer verdiği, sevdiği, bağlandığı, peşine düştüğü her şeyin bir gün mutlaka yok olacağını hatırlatır. Ölümle kucaklaşmak üzereyken başlayan bu sır dolu yolculuğun 1. durağında acaba insanın başına neler gelmektedir. Merakımızı giderecek bilgiler Hadisi Şeriflerde bulunmaktadır. Öyleyse bize ve peygamber efendimize ve onun varisleri olanlara kulak vermek ve yakında tanışacağımız ölümü şimdiden tanımaya çalışmak düşer.

Kullar ilk yaratıldığında Cenabı Hak Ruhlara “ Ben sizin rabbiniz değimliyim buyurdu, cümlesi Evet Rabbimizsin biz şahadet eyledik dediler,”  Rabbimiz de sözümüzde sadık olup olmadığımızı anlamak için şu imtihan dünyasını açtı. Allah “ bunu kıyamet gününde bizim bundan haberimiz yoktu” demeyesiniz diye yaptık buyuruyor. Bizlerde o sonsuz güzellik ve mükemmellik kaynağı olan yüce Rabbimizden ayrılma ve onun sonsuz güzelliklerine, cemaline kavuşma aşkı ile söz vermiştik.

İnsanın Dünyadaki ölümü yaklaştığı vakit dört melek nazil olur bunların biri sağ ayağından, diğeri sol ayağından, biri sağ elinden, diğeri sol elinden çekerler çok defa ruhu gargara haline gelmezden evvel melekler alemini keşfeder, melaikeyi dünyada işlediği amelinin durumuna göre emelinin hakikati üzere görür. Eğer lisanı söyler ise onların vücutlarını haber verir, çok defa dahi gördüğü şeyleri şeytan işi zanneder. Bu halde dahi melaike onun ruhunu parmak uçlarından çeker ve soluğu su testisinden su boşalır gibi hırıl hırıl öter, bu esnada facirin ruhu yaş keçeye takılmış dikenin çekilip alınması gibi ruhu çıkarılır, bu halde ölen karnını dikenle dolu zanneder, sanki bir iğne deliğinden çıkıyor, gök yere bitişiyor, kendisi arasında kalıyor zanneder. İşte bu zamanda İnsanın cesedi terler, gözleri süratle iki tarafa gider, burnunun iki tarafı çekilir, göğüs kemikleri kalkar ve soluğu kabarır, benzi sararır.

Ruhu kalbe gelince dili tutulur, hiç kimse ruhu göğsüne gelmişken konuşamaz, Ruh bedenden çekilip son bağı kopacağı zaman kendisine birçok fitne musallat olur. İblis işte o andan bütün avanesini vefat etmekte olan o insanın üzerine toplar. O insana daha önce vefat eden yakınları suretinde baba, anne, sevdiği akrabaları şeklinde gelirler ve şöyle derler.

Ey filan sen ölüyorsun, biliyorsun ki biz senden daha önce öldük buranın halini biliyoruz sen hiç olmazsa Yahudi dini üzerine öl o din makbuldür derler, bazısına da Hıristiyan dini üzerine öl diyerek onu şaşırtmak isterler, Bu esnada Cenabı Hak şaşmasını murat ettiği kullarını şaşırtır. Eğer Cenabı Hak bir kuluna hidayet ve imanda sebat murat ederse muhtemelen Cebrail a.s. hemen yardımına gönderir, rahmeti ilahiye şeytanı tart edip, hastanın yüzünden yorgunluğu kaldırır ve o kişi ferahlar güler, bazı kişiler o anda güler ki bu Rahmeti İlahiye’ nin geldiğinin işaretidir.

 Gelen Cebrail A.S. Ey insan sen milleti Hanefiyye ve şeriatı Muhammediyye üzere ölüyorsun der. İşte insana bu melekten daha sevgili ve ferahlatıcı bir şey yoktur.

Ölünün his duygularından en son kaybedeceği şey işitmesidir. Peygamber Efendimiz onun için ölüye devamlı kelimeyi şahadeti telkin ediniz buyurmuştur. Ölmek üzere olan insanın yanında çok konuşmak yanlıştır, çünkü o o anda fazlasıyla meşakkat içindedir.

Kişi vefat ettikten sonra cesedindeki hale göre baktığınızda ağzından lubabı akmış, dudağı tebşirmiş, yüzü kararmış, gözü göğermiş ise Allah-u âlem o şakidir günahkârdır, ahiretteki hali kendisine ayan olmuş ondan o hal üzere kalmıştır. Eğer görür isen ki ağzı açık sanki yüzü gülüyor, gözü dahi kırpık gibi ol kişi ahiretteki kavuşacağı yeri görmüş o sevinç hali ile kalmıştır.

Cesetten çıkan ruh eğer mümin ise melekler onu cennet haliflerinden bir ipeğe sararlar, o kurtulmuş insanın ruhu bal arısı kadar insan şeklindedir. Aklınız, şuurunuz, idrakiniz bütün duyularınız yerinde olarak devam eden ölüm ötesi hayat başlamıştır. Yani kişi aklından ve ilminden hiç bir şey kaybetmemiştir. Dünyada ne kazandıysa hepsini bilir.

Melekler bu ruh ile beraber semaya yükselirler, bu yükselmeyi bazı ölü bilir, bazısı bilmez, fakat yolda eski zaman ümmetlerini kendinden önce ölenleri bir yere yayılmış çekirgeler gibi görerek geçerler ta 1. semaya varırlar.

Cibrili emin 1. kat semanın kapısını çalar gelen cevaba göre yanında getirdiği ruhun dünyada en çok sevdiği ismi ile haber verir. Ben der Cibril getirdiği adamın en güzel onu anlatan halini söyleyerek, buda falan der. İçerden o getirilen ruha övgü gelir, kapılar açılır ve denir ki o ne güzel kimsedir ki akidesi güzeldi itikadı da güzeldi derler. Oradan geçip;

2. kat semaya gelirler, yine Cibril kapıyı çalar ve yine yanında getirdiğinin hoşlandığı bir sıfatıyla hali onu belirleyen ismi ile içeriye bilgi verir. İçeriden hoş ameli ile kapı açılır ne şu denir o dünyada bütün namazını farzlarına riayet ederek güzelce ve zamanında kılardı derler. Oradan geçip;

3. kat semaya vasıl olurlar yine Cibril yanındakini anlatır, içeriden şöyle denilir o malının hakkını verirdi, zekatını, öşrünü muhafaza ederdi, bir şeyi esirgemezdi derler. Oradan;

4. kat semaya gelinir,   yine Cibril yanındakini anlatır, içeriden şöyle denilir o dünyada orucunu tuttu, orucuna fesat karıştırmadı, haramlardan hep kaçtı derler. Oradan;

5. kat semaya gelirler,   yine Cibril yanındakini anlatır, içeriden o haccını riyasız yaptı derler. Oradan

6. kat semaya vasıl olurlar yine Cibril yanındakini anlatır, içeriden o kişi için şöyle denilir. O seher vaktinde çok istiğfar ederdi, gizli gizli tasadduk ederdi denilir. Oradan;

Süradikat-i Celale varırlar yine Cibril yanındakini tanıttırır içeriden şöyle denilir o iyliği emredip kötülükten sakındırırdı, Allahın dinini, Allahın kullarına öğretirdi derler sonra melaikelerden bir cemaate uğrarlar hepsi onu cennetle müjdelerler onunla musafaha ederler. Ta sidreye kadar giderler Cibril kapıyı açar yanındakini tanıttırır. İçeriden şöyle denilir o her yaptığını Allah rızası için işlerdi buyursun denir.

Huzuru İlahiyeye varırlar bir münadi nida eder, bu getirdiğiniz ruh kimdir. Cibril filan oğlu filandır der. Allah c.c. bunu yakın kılın “ sen ne güzel kulmuşsun ey kulum” buyurur ve kul zevklere gark olur.

Bazı insan vardır ki kürsüye vasıl olduktan sonra bir nida işitir, oradan red olunur. Bazıları ise perdelerden sema katlarından red olunur. Ancak Allahu Teala nın huzuruna vasıl olanlar Arifibillah olanlardır yani Allahı bilenlerdir.

Facirin günahkarın ölümünü takip edelim, facirin yani kafirin ruhu sert olarak şiddetle alınır, yüzü o anda ebu cehil karpuzu gibi olur. Ruhu çıkınca Azrail a.s. onu yüzü gayet çirkin ve kara urbalı ve kokusu gayet fena olan zebanilere teslim eder, Zebanilerin ellerinde yünden mamul sanki eski bir kilim parçası gibi bir bez vardır, ruhu ona sararlar yine bu ruhu dahi

1. kat semaya kadar götürürler, Cibril kapıyı çalar yanındaki kimdir derler, Cibril onu takdim ederken kendisinin asla hoşlanmayacağı çok çirkin bir özelliği ile ismi ile onu tanıttırır, onun için sema kapısı açılmaz, gök iğne deliğinden geçmedikçe o zat cennete giremez denilir. Cibril bu sözü duyunca onu elinden bırakıverir, kendini rüzgarın önünde karanlıkta bulan ruh kontrolsüz olarak aşağı düşer, yere düşünce zebaniler onu hemen alır ve siccin e götürür. Siccin yerin altında veya cehennemin dibinde büyük bir taştır. Günahkarın ruhu oraya götürülür .

Müminlerden kullukta kusur edenlerin halleri muhtelif olur kimi namaz reddeder, kimini orucu, kimini zekatı, hangi sema katının özelliği olan halinden reddedilirse o kattan aşağıya bırakılıverir.

Allahu Teala bazı kullarının gözünden perdeyi kaldırır mevtanın yanında, yine onun suretinde ruhunu görür. Ölü kefene sarıldığı vakit bazı ruh beni rabbimin rahmetine acele götürünüz diye nida eder yalvarır, eğer bana ihsan edilen nimetleri bilseydiniz, beni götürmekte acele ederdiniz derler. Eğer şekavet ile korkutulmuş ise der ki, aman bana azabı ilahiden biraz müddet veriniz, beni ağır götürünüz, eğer bilseydiniz muhakkak beni götürmede acele etmezdiniz der.

Devamını Oku →

Bir önceki yazımız olan Ezhel`İn Rap Hayatı Cemre Tuana`nın Yorumuyla başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.